Şizotipal kişilik bozukluğu, kişinin sosyal ilişkilerinde sorun yaşadığı, zaman zaman garip davranışlar sergilediği bir tür kişilik bozukluğudur. Bu kişilik bozukluğu, sosyal ilişkilerden kaçınma ve duygusal olarak soğuk ve mesafeli olma eğilimleriyle kendini belli edebilir. Bu bozukluğa sahip bireyler genellikle yalnızlıktan hoşlanarak sosyal etkileşimlerden kendilerini uzak tutarlar. Bunun yanında bireylerin duygusal ifadelerinin kısıtlı olduğundan da bahsedilebilir.
Şizotipal Kişilik Bozukluğu Belirtileri Nelerdir?
Şizotipal kişilik bozukluğuna sahip bireylerin bazı belirgin özellikleri vardır.
Sosyal İlişkilerden Kaçınma: Şizotipal kişilik bozukluğuna sahip bireylerin sosyal hayatları kısıtlıdır. Bireyler hayatlarının büyük çoğunluğunda yalnızlığı tercih ederek sosyal etkileşimlerden kaçınırlar. Bu kişilik bozukluğuna sahip bireylere sosyal anksiyete tanısı koyulma olasılığı yüksektir. Sahip olduğu sosyal ilişkiler genellikle yetersiz ve gariptir.
Olağan Dışı Algısal Deneyimler: Bu deneyimleri gerçek dışı veya hayali olayları duyumsama olarak açıklayabiliriz. Hayali sesler duymak, hayali görüntüler görmek, gerçek olmayan fiziksel temas hissi yaşamak, var olmayan koku ve tat halüsinasyonları yaşamak, beden algısı bozuklukları (vücudunun boyutunun ve şeklinin değiştiğine inanmak) ve gerçeklikten kopma şizotipal kişilik bozukluğu belirtilerinde görülebilir.
Garip ve Eksantrik Sayılabilecek Bir Görünüm ve Davranışlar Sergilemek: Uygunsuz veya garip kıyafetler giyinmek, tuhaf davranışlar sergilemek.
Şüphecilik ve Paranoid Düşünceler: Şizotipal kişilik bozukluğuna sahip bireyler başkalarının sürekli onları izlediği, diğerlerinin canını yakmak istediği veya kendisine komplo kurulduğu gibi düşüncelere sık sık kapılabilir.
Duygusal İfadelerde Sınırlılık: Bu bireyler duygusal ifadelerini yansıtmakta başarısız olduklarından dışarıdan soğuk ve duygusuz görülebilirler.
Düzensiz Düşünme ve Konuşma Tarzı: Bu bireylerin düşüncelerinin başkaları tarafından anlaşılması oldukça zordur çünkü düşünceleri karmakarışık ve düzensizdir. Aynı şekilde bu bireylerin konuşmaları da tıpkı düşünceleri gibi karışık olduğundan bazen konuştuklarını anlamak da başkaları için zor olabilmektedir.
Şizotipal kişilik bozukluğunun belirtilerini özetlemek gerekirse; şizotipal kişilik bozukluğu olan bireyler genellikle kendilerini sosyal olarak izole ederler ve toplum tarafından garip veya tuhaf olarak görülürler. Bu belirtiler, kişinin günlük yaşamını ve sosyal işlevselliğini önemli ölçüde etkileyebilir. Tedavi genellikle psikoterapi ile yapılır ve bazı durumlarda antipsikotik ilaçlar kullanılabilir.
Şizotipal Kişilik Bozukluğuna Ne Neden Olur?
Birçok kişilik bozukluğunda olduğu gibi şizotipal kişilik bozukluğunun nedenleri de tam olarak bilinmemektedir. Fakat yine diğer kişilik bozukluklarında olduğu gibi genetik, biyolojik ve çevresel faktörlerin üzerinde durulmaktadır.
Genetik faktörleri aile geçmişi ve genetik mutasyonlar olarak ikiye ayırabiliriz. Aile geçmişi, birçok psikolojik ve psikolojik olmayan bozukluk için önemli bir etkendir. Fakat özellikle psikolojik rahatsızlıklarda aile geçişinin öneminden bahsetmek gerektiğini düşünüyorum. Aile geçmişi her ne kadar genetik faktörler içinde yer alsa da psikolojik bir rahatsızlığı olan bireyle aynı ev içinde olmak genetik faktörlerin dışına çıkarak sosyal bir boyut da kazanabilmektedir. Örnek vermek gerekirse bir obsesif-kompulsif bozukluk (OKB) hastası ile aynı ev içinde bulunan ve bu koşullar altında gelişim gösteren bireyler bazı durumlarda aynı davranış kalıplarının kendisinde de geliştiğini fark edebilir. Psikolojide bu duruma sosyal öğrenme denmektedir. Sosyal öğrenme, bireylerin başkalarının davranışlarını gözlemleyerek ve taklit ederek yeni davranışlar öğrenmesi sürecidir. Bu, genetik yatkınlık ile birleştiğinde, şizotipal kişilik bozukluğu gibi rahatsızlıkların ortaya çıkma riskini artırabilir. Son olarak bazı genetik mutasyon veya bozuklukların bu bozukluğa olan yatkınlığı artırabileceği düşünülmektedir. (Radyasyon, morötesi ışınlar, bazı kimyasal maddeler, bazı ilaçlar ve bazı virüslerin genetik mutasyona neden olabileceği bilinmektedir.)
Biyolojik faktörlerin de şizotipal kişilik bozukluğuna etkisi olduğu düşünülmektedir. Bu bozukluğa sahip bireylerin beyin yapısı ve fonksiyonları incelendiğinde bazı anormallikler gözlemlenmiştir. Aynı zamanda beyindeki önemli kimyasallardan olan dopamin ve serotonin dengesizlikleri de şizotipal kişilik bozukluğunun önemli biyolojik nedenleri arasındadır.
Son olarak çevresel faktörler de şizotipal kişilik bozukluğu gelişmesine neden olabilen faktörler arasındadır. Bireylerin deneyimlemiş oldukları erken yaş deneyimleri ve yaşamış oldukları sosyal ve kültürel çevre birçok psikolojik rahatsızlığın gelişim göstermesinde ana etkiye sahiptir. Aynı zamanda aşırı içe dönüklük, sosyal çekingenlik ve duyarlılık gibi kişisel özellikler de bu bozukluğa neden olan faktörler arasında sayılabilmektedir.
Şizotipal Kişilik Bozukluğu Tanısı Nasıl Alınır?
Şizotipal kişilik bozukluğunun tanısı, bir psikiyatrist veya klinik psikolog tarafından kapsamlı bir değerlendirme sonucunda konur. Bu süreç, bireyin semptomlarını, geçmişini ve mevcut işlevselliğini değerlendirerek gerçekleşen bir süreçtir. Klinik görüşmeler oldukça önemlidir. Klinik görüşme gerçekleşmeden herhangi bir kişilik bozukluğu tanısı almak mümkün değildir.
Şizotipal Kişilik Bozukluğu Tedavisi
Şizotipal kişilik bozukluğu tedavisinde psikoterapi, antipsikotik ve antidepresan ilaçları kullanılan yöntemler olarak sıralanabilir. Kullanılan psikoterapi yaklaşımları, bireyin semptomlarını yönetmeyi, sosyal becerilerini geliştirmeyi ve genel işlevselliğini artırmayı amaçlar.
Bilişsel Davranışçı Terapi: BDT, bireyin çarpık düşünce kalıplarını ve davranışlarını değiştirmeye yönelik bir terapi yöntemidir. Bu terapi, bireyin sosyal becerilerini geliştirmesine ve paranoid düşüncelerini azaltmasına yardımcı olabilir. BDT ekolünde kullanılan düşünce günlükleri ve davranış deneyleri gibi uygulamalar bireyin sahip olduğu paronoid davranışların not edilmesini ve daha sonra terapist ile daha mantıklı yaklaşımlar belirlenmesini sağlayabilir.
Psikodinamik Terapi: Psikodinamik terapi, bireyin bilinçdışı süreçlerini ve geçmiş deneyimlerini keşfetmeye odaklanır. Bireyin çocukluk veya yetişkinlik dönemindeki travmatik deneyimleri ve bu deneyimlerin şu anki davranışları üzerindeki etkileri keşfedilir. Örneğin, çocukluk döneminde ihmal edilmiş bir birey, bu deneyimlerin yetişkinlikteki sosyal ilişkilerini nasıl etkilediğini anlayabilir.
Şema Terapi: Bilişsel davranışçı terapi, bağlanma teorisi, Gestalt terapi ve psikanalitik yaklaşımların bir kombinasyonunu içeren, bütüncül bir terapi yöntemidir. Şema terapi, bireylerin çocukluk ve ergenlik dönemlerinde gelişen, olumsuz yaşam deneyimleri sonucu oluşan derin, kalıcı ve işlevsel olmayan düşünce ve davranış kalıplarını (şemaları) değiştirmeyi hedefler. Şema terapi, şizotipal kişilik bozukluğu gibi kişilik bozukluklarının tedavisinde etkili bir yöntem olarak kullanılabilir. Bireylerin derin, köklü olumsuz düşünce ve davranış kalıplarını değiştirmelerine yardımcı olarak, daha sağlıklı ve işlevsel bir yaşam sürmelerini sağlar. Tedavi süreci, bireyin ihtiyaçlarına göre özelleştirilir ve uzun vadeli bir yaklaşım gerektirir.