Halk arasında paranoya olarak da bilinen paranoid kişilik bozukluğu, genellikle genç erişkin dönemde ortaya çıkan ve bireylerin ortada algılanan gerçekçi bir tehdit olmamasına rağmen diğer insanlardan veya durumlardan sürekli bir tehdit algılanması halidir. Sürekli şüphe ve etrafa karşı güvensizlik belirtileri kişilerin yaşamını oldukça kısıtlarken aynı zamanda arkadaş ve aile ortamlarındaki ilişkileri de olumsuz etkilemektedir.
Paranoid Kişilik Bozukluğu Belirtileri Nelerdir?
Paranoid bireyler oldukça şüphecidirler, insanlara karşı yoğun bir güvensizlik hissederler. Paranoid kişilik bozukluğu olan kişilerin yaşadığı şüpheler, diğer kişilik bozukluklarında olduğu gibi genellikle asılsız ve gerçek dışıdır. Bu bireyler, başkalarının niyetlerinin kendilerine zarar vermek veya onları aldatmak olduğuna dair inançlar geliştirebilirler. Bu inançlar, dışarıdan bakıldığında mantıklı gibi görünmesine rağmen gerçekte bu düşünceler çoğunlukla abartılı ve gerçek dışıdır. Örneğin, paranoid kişilik bozukluğu olan bir kişi, arkadaşlarının kendisine karşı komplo kurduğunu veya eşinin kendisini aldattığını düşünebilir. Bu tür düşünceler, belirli bir mantık çerçevesine oturtulmuş gibi görünebilir, ancak genellikle bu düşünceleri destekleyecek somut kanıtlar yoktur ve gerçeği yansıtmazlar.
Paranoid bireyler diğerlerine karşı yoğun bir güvensizlik ve şüphe duyduğundan genellikle kimseyle yakın ilişki kuramazlar. Başkalarının kendisine zarar vereceği, kandıracağı gibi duygulara sahip olduklarından sosyal hayatları neredeyse yoktur. Şüpheli yapıları da kendi hayatıyla ilgili hiçbir bilgiyi başkalarıyla paylaşmasına izin vermez. Bazı durumlarda insanlarla ilişki kurduklarında bu ilişki uzak ve soğuk bir ilişkiden öteye gitmez. Çünkü bu bireyler kendi hayatıyla ilgili bir bilgi paylaşırsa karşı tarafın bu bilgiyi kendisine karşı kullanacağından korkar ve şüphe duyarlar.
Ayrıca paranoid bireyler, kendilerine yapılan herhangi bir kötülüğü unutmamaya meyillidir. Kendisine söylenen sıradan sözlerden bile kötü anlamlar çıkarıp aşağılandığını düşünebilir ve bunun sonucunda yapılanı unutmaz, uzun süre kin tutabilir.
Paranoid bireyler nevrotik ruh hallerine sahiptir. Nevrotik ruh halini sürekli kaygı, stres ve olumsuz duygularla karakterize edilen bir duygusal ve psikolojik durum olarak tanımlayabiliriz.
Sürekli şüphe ile yaşamak onlar için de oldukça zor olduğundan genellikle bu şüpheyi azaltmak adına her şeyi kontrol etme eğiliminde olurlar. Her şeyi kontrol edebilirseler şüphelerinin artmayacağını düşünürler.
Paranoid kişilik bozukluğunun belirtileri genellikle şüphe duygusu etrafında şekillenmektedir. Genel hatlarıyla özetlemek gerekirse paranoid kişilik bozukluğu belirtilerini başkalarına karşı aşırı güvensizlik, aldatılma korkusu, gizli tehditler algılama, düşmanlık ve kin besleme, sürekli savunmada olma, eleştirilere aşırı tepki verme ve yakın ilişkilere girmekte zorluk yaşama olarak sıralayabiliriz.
Paranoid Kişilik Bozukluğu Neden Olur?
Önceki yazılarımızda da bahsettiğimiz gibi kişilik bozukluklarına neden olan faktörler henüz tam olarak bilinmemektedir. Fakat yine diğer kişilik bozukluklarında olduğu gibi genetik, biyolojik, çevresel ve psikososyal etkenlerden bahsetmek mümkündür.
Beyin kimyasında ve yapısında oluşan bazı değişiklikler paranoid kişilik bozukluğuna neden olmaktadır. Bu değişiklikler biyolojik faktörler olarak adlandırılır. Örnek olarak kafasının ön tarafından hasar alan bir hasta vakası incelendiğinde beynimizin ön tarafında yer alan ve karar mekanizmamızın işlevinde önemli rol oynayan frontal korteks hasarının paranoid kişilik bozukluğuna neden olabileceği belirtilmiştir.
Genetik faktörler birçok psikiyatrik hastalıkta olduğu gibi paranoyada da etkili olabilmektedir. Ailede paranoid kişilik bozukluğu veya herhangi bir psikiyatrik bozukluğun bulunması bu bozukluğun gelişme riskini artırabilmektedir.
Çevresel faktörler psikiyatrik ve psikolojik rahatsızlıkların temeline oldukça önemli rol oynamaktadır. Çocukluk döneminde yaşanan travmatik olaylar, ihmal veya istismar, gibi kötü deneyimler kişilik bozukluğu riskini artıran önemli faktörlerdendir.
Son olarak sosyal ilişkilerde yaşanan zorluklar, sürekli olarak olumsuz geri bildirimler almak, aşağılanma veya dışlanma gibi deneyimleri içeren psikososyal faktörleri de paranoid kişilik bozukluğuna neden olabilecek etkenler arsında sıralayabiliriz.
Paranoid Kişilik Bozukluğu Tanısı Almak
Birçok psikolojik rahatsızlıkta olduğu gibi paranoid kişilik bozukluğu tanısı almak için de profesyonel gözlem şarttır. Bu kapsamda yapılacak olan klinik incelemeler ve görüşmeler tanının konmasında yardımcı olacaktır.
Paranoid Kişilik Bozukluğu Tedavisi
Paranoid kişilik bozukluğu tedavisi, diğer kişilik bozukluklarında olduğu gibi psikoterapi ve gerekirse psikiyatristlerden ek ilaç desteği ile gerçekleştirilebilir. Fakat paranoid kişilik bozukluğu belirtilerinde de belirttiğimiz gibi bu bireylerde yüksek derecede şüphe ve karşı tarafa güven sorunları bulunmaktadır. Bu durum da terapiye başlama, terapistle sağlıklı bir ilişki kurma ve terapiye devam gibi önem arz eden konularda sorun yaratabilir. Özellikle, paranoid kişilik bozukluğuna sahip bireylerin terapistle güven ilişkisi kurmaları ve terapinin etkinliğini kabul etmeleri zaman alabilir. Bu durumda terapistin sabırlı, anlayışlı ve tutarlı bir yaklaşım sergilemesi bu süreçte büyük önem taşır. Paranoid kişilik bozukluğunun tedavisinde çeşitli terapi ekolleri kullanılabilir. Bu ekoller, hastaların düşünce ve davranış kalıplarını değiştirmelerine ve güvensizliklerini yönetmelerine yardımcı olmayı amaçlar.
Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT): Bu terapi yöntemi, hastaların olumsuz düşünce ve davranış kalıplarını tanımalarına ve değiştirmelerine yardımcı olur. Özellikle, şüphe ve güvensizlikle ilgili düşüncelerin yeniden yapılandırılması hedeflenebilir. Örneğin terapist, paranoid kişilik bozukluğu olan bir hastayla çalışırken, hastanın başkalarına karşı duyduğu güvensizliğin altında yatan düşünceleri ve inançları belirlemeye odaklanabilir. Örneğin, hasta iş arkadaşlarının kendisine zarar vermek için komplo kurduğuna inanabilir. Terapist, bu inancı sorgulayıp alternatif açıklamaları araştırarak, hastanın düşünce kalıplarını yeniden yapılandırmasına yardımcı olur.
Şema Terapi: Şemalarımız erken dönemde oluşmuş genellikle olumsuz yargı kalıplarımızdır. Şema terapide hedef işlevselliğimizi azaltan bu şemaları tespit etmek ve onları değiştirmektir. Terapist, paranoid kişilik bozukluğu olan bir hastayla çalışırken, hastanın erken yaşlarda yaşadığı travmatik deneyimlerin, güvensizlik ve şüpheci düşünce kalıplarına nasıl katkıda bulunduğunu inceleyebilir. Terapist, bu şemaları değiştirmeye ve hastanın daha sağlıklı düşünce ve davranış kalıpları geliştirmesine yardımcı olabilir.
Psikodinamik Terapi: Psikodinamik terapi, kişinin bilinçdışı düşünce ve duygularını keşfetmeye odaklanır. Paranoid kişilik bozukluğu olan bir hasta ile çalışan bir psikodinamik terapist, hastanın geçmiş deneyimlerinin ve ilişkilerinin, günümüzdeki güvensizlik ve şüphe duygularını nasıl etkilediğini araştırabilir. Terapist, hastanın bilinçdışı çatışmalarını ve savunma mekanizmalarını anlamasına yardımcı olarak, daha sağlıklı ilişki kurma becerileri geliştirmesini sağlayabilir.
Bu terapi ekolleri, paranoid kişilik bozukluğunun tedavisinde farklı yaklaşımlar sunarak bireylere seçim özgürlüğü sunar. Terapi, hastanın ihtiyaçlarına göre bireyselleştirilebilir.
Son olarak tekrar vurgulamakta fayda olduğunu düşündüğüm bir konu var: Terapiye başlamak herkes için önemli bir karardır çünkü terapinin getirdiği bazı sorumluluklar vardır. Bu sorumluluklar yalnızca danışan için değildir, terapistin de danışana karşı birçok sorumluluğu vardır ve bu sorumluluklar, terapötik ilişkinin etkinliği ve sağlıklı bir ortamın sürdürülebilirliği için önemlidir. Diğer tarafta danışanın sorumlulukları ise tedaviye düzenli katılım sağlamak, terapiste karşı açık ve iş birliği içinde olmak ve değişime açık olmak olarak sıralanabilir. Bu sorumluluklar bazıları için kolay gözükse de paranoid kişilik bozukluğuna sahip birey için oldukça zor olduğu söylenebilir. Özellikle karşı tarafa güvenme ve kendini açma fikri onlar için hiç de kolay değildir fakat terapinin doğası bunu gerektirir. Eğer bireyler terapi ile bu özelliklerinin dışına çıkabilirlerse kendilerini daha özgür ve sağlıklı bir ortamda bulacaklarına inanıyorum. Terapi süreci, paranoid kişilik bozukluğuna sahip bireyler için güvenli bir alan sağlayabilir ve bu bireylerin kendilerini ifade etmelerine, duygusal zorluklarını anlamalarına ve ilişkilerini geliştirmelerine yardımcı olabilir.