Son zamanlarda çevremizde duyma ihtimalimizin en yüksek olduğu psikolojik rahatsızlıklardan biri olan Yaygın Anksiyete Bozukluğu ya da bilinen ismiyle anksiyete, sürekli ve aşırı kaygı hali ile karakterize edilen bir ruh sağlığı sorunudur. Bu yazının başında şunu belirtmekte fayda vardır: Her gün kötü bir habere uyanmaya alıştığımız günümüzde bir şeyler için kaygılanmak oldukça normaldir ve herkes bazı durumlarda anksiyete yaşayabilir. Fakat yaygın anksiyete bozukluğuna sahip bireyler, günlük hayatta kaygılarını kontrol altında tutmakta oldukça zorlanırlar ve bu durumu sürekli olarak yaşarlar.
Gerek sosyal medya aracılığıyla gerek sosyal ortamlarımızda oldukça sık duyduğumuz anksiyete hakkında doğru olduğunu düşündüğümüz birçok bilgi bulunmaktadır. Yaşadığımız her heyecanı, kaygıyı, sıkıntıyı anksiyete olarak nitelendirmeden önce anksiyetenin ne olup ne olmadığı konusunda derin bilgiye sahip olmak faydalı olacaktır. Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi bir ruh sağlığı uzmanı olarak size verebileceğim tek ve en değerli tavsiye kendinize tanı koymamanız olacaktır sevgili okur.
Yaygın Anksiyete Bozukluğu Belirtileri Nelerdir?
Ortada gerçek bir endişe unsuru olmamasına karşı bireyin aşırı ve denetlenemeyen bir kaygıya kapılması bu bozukluğun en yaygın belirtilerinden biridir. Normalde insan vücudu tehlikelere ve ekstrem durumlara karşı özel bir acil durum sistemine sahiptir. Fakat anksiyete bozukluğunu bu acil durum sisteminin sürekli çalıştığı bir durum olarak özetleyebiliriz. Daha açıklayıcı olmasına adına şöyle bir örnek verelim: İş yerinde veya okulda sunum yapmanız gerektiğini düşünün. Anksiyete bozukluğuna sahip olmayan, yani acil durum sistemi normal çalışan birey bu durumda gerginlik hissedebilir, sunumdan önce elleri terleyebilir, kalp atışı hızlanabilir. Fakat sunum başladıktan kısa bir süre sonra bu streste bir azalma olur ve performansına odaklanabilir. Anksiyete bozukluğu olan birey ise, günler öncesinden sunum için kaygı hissetmeye başlar. Bu kaygı sunumunun kötü geçeceğine, rezil olacağına ve herkesin kendisini yargılayacağı gibi düşüncelere neden olur. Sunum günü geldiğindeyse paniği aşırı seviyelere çıkar ve işlevselliğine etki ederek sunumu gerçekleştirmesini ya da başka günlük aktiviteleri sürdürmelerini engelleyebilir.
Yaygın anksiyete bozukluğu aynı zamanda bazı fiziksel belirtilere de sebep olur:
- Vücutta kasılmalar ve gerginlik
- Sık sık baş ağrıları ve migren atakları
- Kalp atışların hızlanması ve düzensizleşmesi
- Derin nefes almakta zorluk, nefes darlığı yaşama, sık sık nefes alma ihtiyacı
- Deride karıncalanma ve uyuşma hissi
- Mide bulantısı, karın ağrısı, ishal ve kabızlık gibi sindirim sorunları
Yaygın anksiyete bozukluğunun neden olduğu duygusal belirtiler:
- Sürekli huzursuzluk hissi, gerçek bir tehdit olmamasına rağmen birey sürekli endişeli hisseder.
- Konsantrasyon sorunları, bir şeylere odaklanmada, düşünceleri toplamada zorluk yaşama
- Küçük olaylara aşırı tepki verme, sinirlilik hali
- Geleceğe dair olumsuz, karamsar düşünceler, felaket senaryoları kurma
Yaygın anksiyete bozukluğunun neden olduğu davranışsal belirtiler:
- Kaygıyı tetikleyen durumlara karşı kaçıngan davranışlar sergileme,
- Sürekli olarak başkalarına danışma, onay ihtiyacı
Yaygın Anksiyete Bozukluğu Neden Olur?
Genellikle çocukluk ve genç-erişkin dönemde başlayan yaygın anksiyete bozukluğu yavaş ve çok fark edilmeden ilerleyen bir bozukluktur. Stres faktörü bu rahatsızlığın gelişmesinde en önemli faktör olarak kabul edilir fakat yaygın anksiyete bozukluğuna genellikle genetik, biyolojik, çevresel ve psikolojik faktörlerin kombinasyonu neden olur.
Ruh hali ve stres yanıtları üzerinde büyük bit etkiye sahip beyin kimyasalları (serotonin, norepinefrin, GABA) anksiyete bozukluğu gelişimine etki edebilecek biyolojik faktörlerdendir. Aynı zamanda bireyin sahip olduğu düşük öz saygı, mükemmeliyetçilik ve aşırı sorumluluk duygusu gibi kişilik özellikleri yaygın anksiyete bozukluğuna zemin hazırlayabilir. İlerleyen yaşlarda da gelişim gösterebilen yaygın anksiyete bozukluğuna boşanma, sevilen birinin kaybı, finansal sorunlar ve yaşanan travmatik olaylar gibi stres teşkil eden çevresel faktörler de etki edebilmektedir.
Yaygın Anksiyete Bozukluğu Tanısı
Yaygın anksiyete tanısı koyulabilmesi için DSM-5’te yer alan bazı kriterler bulunmaktadır. Başvurulan psikiyatrist bu kriterlere göre anksiyete tanısı koyabilir. Burada önemli olan yaygın anksiyete bozukluğu tanısının bir uzman tarafından konulduğudur.
Yaygın Anksiyete Bozukluğu Tedavisi
Yaygın Anksiyete Bozukluğu tedavisi genellikle birden fazla yöntemi içerir. Tedavi süreci, kişinin semptomlarına, ihtiyaçlarına ve tedaviye verdiği yanıta göre kişiselleştirilebilir. Tedavi yöntemleri arasında genellikle psikoterapi ve ilaç tedavisi öne çıkmaktadır.
Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT): BDT, anksiyete bozukluklarında en yaygın kullanılan ve etkili terapi türlerinden biridir. Bu terapi, bireylerin olumsuz düşünce kalıplarını ve davranışlarını tanımlamalarına ve değiştirmelerine yardımcı olur. Kişinin kaygı yaratan düşünceleri sorgulaması ve bunlara daha gerçekçi ve olumlu bir bakış açısıyla yaklaşması teşvik edilir.
Şema Terapisi: Bireyin geçmiş deneyimlerinden kaynaklanan şemaların yani davranış kalıplarını ve mevcut yaşamını etkileyen olumsuz düşünce ve davranış kalıplarını anlamaya ve değiştirmeye yönelik bir terapi türüdür. Örneğin çocukluk çağında yaşadığı deneyimler sonucu ‘’değersizlik şeması’’ olan birey, ileri yaşlarında bulunduğu ortamlarda kabul görmeyeceği ve sevilmeyeceği gibi önyargılara sahip olabilir ve bu kaygı durumu bireyde anksiyeteye sebebiyet verebilir. Şema terapi ile bireye bu şemaların nasıl tetiklendiği ve anksiyete semptomlarına neden olduğu fark ettirilir. Terapi sırasında işlevselliği artırmaya yönelik şemaların modifikasyonu üzerine çalışılır.
Psikoterapi ile ilaç tedavisi anksiyete semptomlarının azaltılmasında kullanılabilmektedir. Fakat ilaç tedavisi için uzmana danışmak gerekir. Psikiyatri ilaçları bireyler arasında farklılık gösterdiğinden tıpkı diğer ilaçlar gibi doktor istişaresi ile seçilmeli ve kullanılmalıdır. Psikoterapi ve ilaç tedavisi yanında yaşam tarzı değişiklikleri de anksiyete tedavisinde oldukça etkili olacaktır. Endorfin salgısını artıracağından düzenli egzersiz yapmak ruh halini iyileştirebilir, anksiyete seviyelerini düzeltebilir. Ek olarak; sağlıklı beslenmeye dikkat etme, düzenli ve kaliteli uyku alımı yine anksiyete semptomlarını düzenlemede yardımcı olacaktır.
Anksiyeteyle mücadele etmek zorlu iklim şartlarında bir dağın tepesine tırmanmaya benzeyebilir. Her adımızı düşünerek, kaygıyla atmak ve bitmek bilmeyen bir stres bulutunun altında yaşamak birçok birey için yıpratıcı deneyimler yaşamasına neden olabilir. Ancak anksiyetenin tedavi ile etkisini kaybettiği bilinen bir gerçektir. Tedavinin kolay olmadığı ve süreç içinde benzer anksiyete nöbetleri geçirmeyeceğimizin garantisi de yoktur. Bunu kabul ederek tedaviye başlamak tedavi sürecinde motivasyon kaybını önlemek adına önemlidir. Son olarak, tedaviyi seçerek bu zorlu dağ tırmanışında belki en önemli adımı atan bireyler, bu mücadelenin sonunda kendilerini bekleyen inanılmaz manzaranın güzelliklerini keşfetmeye başlayacağını unutmamalıdır.